Menü Kapat

Hüsn-ü Aşk ve Tavâsîn Eserlerinin Vahdetivücud Kavramı Ekseninde Karşılaştırılması

Hüsn-ü Aşk ve Tavâsîn Eserlerinin Vahdetivücud Kavramı Ekseninde Karşılaştırılması

Hüsn-ü Aşk ve Tavâsîn Eserlerinin Vahdetivücud Kavramı Ekseninde Karşılaştırılması

Özet

Hallâc-ı Mansûr’un “Tavâsîn” adlı eserinde ve Şeyh Galip’in “Hüsn-ü Aşk” adlı eserinde vahdetivücud konusu işlenmiş olup Şeyh Galip bunu alegorik yaparken Hallâc-ı Mansûr ise direkt olarak anlatmıştır. Anlatışları itibari ile direkt anlatım yapan Hallâc-ı Mansûr’u darağacına götüren bu anlayış Şeyh Galip’i ise divan edebiyatının en üst noktalarına taşımıştır. Bu yazıda Hüsn-ü Aşk’ta geçen kahramanların benlikleri Tavâsîn eserindeki yansımaları ile birlikte alınacak olup iki eserin mukayesesi yapılacaktır. Vahdetivücut konusu iki eserden yararlanılarak okuyucuya aktarılmaya çalışılacaktır. Eserler birçok yerde birbiriyle paralel olarak gitmekte ve temayı anlatış itibariyle örtüşmektedir. Bazı kısımlarda ise radikal farklılıklar olup bu farklılıklardan bahsedilecektir. Aynı zamanda Hüsn-ü Aşk eserindeki Hüsn ve Aşk karakterlerinin temsiliyetleri analiz edilecektir. Aşk’ın tasavvuf yolundaki sıradan bir mürit olmadığı, aksine Hz. Muhammed’in direkt kendisi olduğundan bahsedilecektir.

Hüsnü Aşk ve Tavâsîn’deki Vahdetivücut Anlayışı

Vahdetivücut kelimesi, Vahdet ve Vücut kelimelerin birleşmesiyle oluşmuş Arapça kökenli bir kelimedir. Vahdet, birlik ya da hakiki varlık[1] anlamına gelirken Vücut kelimesi ise, varlık ya da Hakk’a erme anlamına gelmektedir. Vahdetivücut anlam itibari ile Allah’tan başka bir varlığın var olmadığının farkında olmaktır[2] Varlığın birliği olarak da ele alınan Vahdetivücut’ta aslolan bilgidir.[3]

Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk eseri alındığında gerek karakterleri olsun gerek konunun işleniş bakımında vahdetivücut kavramının önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Eserin tamamlanmasında önemli etkenlerden birisinin “Miraç” bahsi olduğu anlaşılmaktadır. Yazarın babasının hatırlatması ile vuslata en çok yaklaşılan anın, Miraç’ın, yazara gayret verdiği belirtilmiştir.[4] Miraç mucizesinin de ruhani tekâmüllerdeki en üst mertebe olduğu Tavâsîn’de belirtilmiştir.[5]

İki eserde de “benlik” kavramı olarak ulaşılabilecek en üst mertebe olarak vahdetivücud aşaması olarak görülmüştür. Hatta ve hatta “benlik” kavramının aslında olmadığı sadece Allah’ın var olduğu görüşü dile getirilmiştir. Hüsn-ü Aşk’ta verilen örneklem ile asıl güneşin Allah olduğu, geriye kalanların ise güneş ışığının zerreleri olduğu söylenmiştir.[6] Hüsn-ü Aşk’ta Allah’ın her yerde olduğu[7] ve aslında Aşk dâhil tüm kainatta yansımasının bulunduğu belirtilmiştir.[8] Hatta Hallâc-ı Mansûr’u darağacına götüren teşbih de bu aşamada gelmektedir. Hallâc’a göre eğer Allah, Tur Dağı’nda Hz. Musa ile konuşurken bir ağaç “Ben Allah’ım” diye seslenebiliyorsa kendi seslenmesinin de bizzat Allah tarafından yapıldığını ileri sürmüştür.[9]

İki eserde de vahdetivücut kavramıyla birlikte sunulan pervane örneklemi verilmiştir. Hüsnü Aşk’ta Hüsn’ün Aşka âşık olması alevin pervaneye âşık olmasının abesliği dile getirilirken[10] Tavâsîn’de ise vuslatın son mertebesi olarak pervanenin mumda yanması olarak verilmiştir.[11] Pervane ışığa doymayarak kendisini alevin içine attığı bu duruma örnektir.[12] Öyle ki yanmak için çırpınan pervanenin gözünün aşk ile köreldiği, onun yok olma arzusu ile yanıp tutuştuğu ve bu yolda ne olursa olsun her şeyi göze alacağı ifade edilmiştir.[13] Aynı zamanda Hüsn-ü Aşk’ta yapılan dolunayın iki yarısı ve elmanın iki yarısı olması gibi teşbihler de vahdetivücut kavramını pekiştirmektedirler.[14]

Aşk ortaya çıkmasıyla birlikte vahdet bozulur ve ayrılık gerçekleşir.[15] Hüsn-ü Aşk’ta vuslata erebilmek için ilk başta aşkın hararetlenmesi ve ayrılığın gerçekleşmesi gerekmektedir ki tekrardan vuslata erişme, yani vahdetivücut hâsıl olsun.[16] Bu aşkın ateşi sadece vuslat, yani vahdetivücut ile sakinleşecek ve Hüsn muradına erecektir.[17] Fakat bu ayrılık o kadar ağır ve ıstırap dolu bir durum olarak verilmiştir ki cehennemle kıyaslandığında bile cehennemin daha katlanılabilir bir acı olduğundan bahsedilmiştir.[18] Tavâsîn’de ise vahdetivücut dışında hiçbir gerçekliğin olmadığı ve ayrılığın hiçbir zaman gerçekleşmediği belirtilmiştir. Her canlı Allah’ın bir parçası olmasıyla birlikte gerçek aşk Allah ile Hz. Muhammed arasında yaşanmıştır. Allah’ın Hz. Peygamber’i kimseye emanet etmemesi kendisinden bir parça olmasından dolayıdır. Hz. Peygamber’in yetim ve öksüz bir şekilde büyümesinin sebebi Allah tarafından Hz. Peygamber’i kimseye teslim etmeme arzusundan ötürüdür. Çünkü O, Hz. Peygamber’dir; Hz. Peygamber, O’dur. Birliktir.[19]

Hüsn-ü Aşk ve Tavâsîn Eserlerinin Mukayesesi

Tavâsîn ve Hüsn-ü Aşk eserlerinde göze çarpacak şekilde eğitimin öneminden bahsedilmiştir. Hüsn-ü Aşk eserinde karakterlerden Hüsn ile Aşk’ın mektepte eğitim aldığı görülmektedir. Bu mektepteki eğitimin sıradan bir eğitim olmadığı, mektebin vuslat ile ayrılığın bir arada bulunduğu, vahdet mektebi, olgunlaşma yeri olduğundan bahsedilmiştir.[20] Burada marifet tahsil ederek dolunayı tamamlayacakları da belirtilmiştir ve matla beytine benzemelerinden bahsedilmiştir.[21] Tavâsîn eserinde ise eğitimin önemi “emâni” kavramı üzerinden verilmiş olup Allah’ın eğitime ve kavramaya verdiği önem üzerinde durulmuştur.[22] Mektep’ten ayrılmalarına sebep olan Hayret ise bir kısımda Şeytan ile ilişkilendirilebilir. Hz. Âdem’in cennetten atılmasına sebep olan hayret duygusu, mektepte iki âşığı birbirinden ayıran bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır.[23]

Eserlerdeki en çarpıcı mukayese Tavâsîn’deki İblis ile Hüsn-ü Aşk’taki Aşk karakterinin Allah’a olan aşklarıdır. Tavâsîn’de İblis’in Allah’a olan aşkından dolayı Âdem’e secde etmemesi ile konu ele alınırken Hüsn-ü Aşk’ta ise Aşk’ın hiçbir şeyden Allah’ı ayıramayacağında bahsetmiş olduğu görülmektedir. Birisin af dilerken bunu yapması[24] diğerinin ise imtihanına sadık kalması durumları göze çarpmaktadır.[25] İki eserde de bir davet edilme durumu söz konusudur. Aşk’ın Hüsn’e olan aşkı Hüsn’ün Aşk’a yazdığı davet nitelikli mektupla başlarken Tavâsîn’de de Peygamber’in davet üzerine gittiği belirtilmiştir.[26]

Hayret karakteri üzerinden Hüsn-ü Aşk’ta zıt bir karakter belirtilmiştir. Hayret karakteri mektepte iki sevgiliyi ayırsa dahi sonradan iki sevgiliyi buluşturan bir karakter olarak karşımıza çıkmıştır. Tavâsîn’de ise hayret, âşığı hükmü altına alan bir durum sergilemiştir.[27]

Hüsn-ü Aşk ve Tavâsîn eserlerinde benzerlikler olmasına rağmen birtakım farklılıklar da bulunmaktadır. Hüsn-ü Aşk’ta Aşk yolculuk esnasında imtihanların bir kısmını başarı ile geçmesine rağmen cadı ile karşılaştığında imtihanı geçememiştir. Tavâsîn’de ise Peygamber’in hiçbir zaman yolundan vazgeçmediği ayet ile pekiştirilmiştir.[28] Allah’a olan aşkından vazgeçen Aşk’a rağmen Tavâsîn’de İblis ve Firavun hiçbir zaman imtihanlarından vazgeçmemişler, Allah’a olan aşklarını en son raddede yaşamışlardır. Hüsn-ü Aşk’taki cadı ile Aşk çirkinlik kavramını tanımış ve bunun sayesinde asıl güzeli tanımaya ermiştir. Bu durum Tavâsîn’deki şu söz ile paralellik göstermektedir: “Çirkini tanımayan güzeli hiç tanıyamaz.”[29]Cadıya karşı Aşk’ın tutulması aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’deki Ra’d 28. âyet ile ilişkilendirilebilir. Aşk’ın Hüsn’ü zikrini bırakması ile kalbinin katılaştığından bahsedilmiştir.[30]

Aracılık durumu da iki eser arasında göze çarpan bir durumdur. Hüsn-ü Aşk’ta aşkını söylemek için Hüsn, Sühan’ın aracılığını kullanmaktadır[31]s.197. Fakat Tavâsîn’de ise İblis ve Firavun asla aracı kabul etmediğinden bahsedilmektedir.[32]

Hüsn-ü Aşk’ta Hüsn ve Aşk Karakterlerinin Temsiliyetleri

Hüsn-ü Aşk eserinde iki ana karakter olarak karşımıza Hüsn ve Aşk çıkmaktadır. Hüsn’ün Aşk’a aşık olmasıyla birlikte başlayan süreçte Aşk’ın da Hüsn’e geri aşık olmasıyla birlikte Hüsn’e kavuşmak adına çektiği cefalardan oluşan bir eserdir. Eserde geçen karakterlerde Hüsn’ün Allah olduğu okur tarafından anlaşılmaktadır. Aşk’ın ise tasavvuf yolculuğundaki bir mürşidi temsil ettiği iddia edilmektedir.[33] Bunun yanı sıra Aşk karakterinin Hz. Muhammed olduğu kanısına varmak mümkündür. Nice yapılan benzetmeler ile Hz. Muhammed’in kişisel özellikleri benzeştirilebilir. Aşk’ın doğumunda ortaya çıkan mucizeler, yıldızların sarkması[34] ve her tarafta nur yağması[35], Peygamber’in doğumunda ortaya çıkan mucizeler ile benzeşmektedirler.

Aşk’ın Hüsn’ü kabilesinden isterken bahsedilen durumlar da Hz. Muhammed’in tebliğ sırasında yaşadığı durumlara paralellik göstermektedir.[36] Hz. Muhammed de döneminde yapmış olduğu tebliğlerde itibarsızlaştırılırken[37] Aşk’ın da Hüsn’ün kabilesi tarafından itibarsızlaştırıldığı gözlemlenmektedir. Aynı zamanda Peygamber’in derde düştüğü zamanlarda Sühân’ın sürekli yanında belirmesi de Hz. Peygamber-Cebrail ilişkisini anımsatmaktadır. [38] Gayret’in ise Aşk’ın belâ dağında mağara arkadaşı olduğunu belirtmesi Hz. Peygamber ile hicret arkadaşı Hz. Ebubekir’i akıllara getirmektedir. Böylece Aşk’ın basit bir müritten ziyade Hz. Peygamber’in kendisi olduğu eserde birçok yerde vurgulanmıştır.[39]

Hüsn-ü Aşk’ta Aşk’ın doğumunda beliren mucizeler aynı zamanda Tavâsîn’de de ele alınmıştır. Peygamber’in doğumunda putların yıkılması mucizesi[40] ele alınmış olup Hüsn-ü Aşk ile benzeştikleri görülmüştür.[41] Aşk’ın Ruhülkudüs ile iletişime geçmesi de Peygamber’in Cebrail ile iletişime geçmesiyle örtüşmektedir.[42] Cebrail’in lakabı olarak Ruhülkudüs belirtilmiştir.[43] Hüsn-ü Aşk’ta Aşk’ın peygambere benzetilmesinin yanı sıra Tavâsîn’de Peygamber adeta ilahlaştırılmıştır.[44]

Hüsn ve Aşk karakterleri birbirleri ile sürekli değişmekte ve kimin kim olduğu karmaşası görülmektedir. Öyle ki eserin bir kısmında Hüsn’ün yanlış bir konumda konumlandırıldığından ve âşık rolünü kendisinin üstlenmemesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Eserin başında da belirtildiği gibi kimi zaman Hüsn’e Mecnun denmiş kimi zaman ise Leyla denmiştir.[45] Eserde Hüsn’ün “Elif” harfini dediği zaman aklına Aşk’ın gelmesi de Aşk’ın bizatihi Allah’ın kendisi olduğu ile ilişkilendirilebilir.[46] Elif harfi Arapça alfabesinin ilk harfi olması nedeniyle diğer harflerin de varoluş sebebi olarak görülmektedir.[47] Eserin sonlarında ise Aşk’ın en başında yapmış olduğu hata yüzüne vurulmuştur. Hüsn’ün kendisi olduğunu unutup yanlış bir yola saptığı belirtilmiştir.[48]

Sonuç

İki eserde de aşk konusu vahdetivücut çerçevesinde ele alınmıştır. Yaşanan aşkta karakterler Allah ve Hz. Muhammed olarak karşımıza çıkmaktadır. Vahdetivücuta erişebilmek için âşığın mutlaka cefa çekmesi gerekmektedir. Aşk’ın çektiği cefalarda sonucu daima sevgili belirlemektedir. Vuslat da ayrılık da sevgilinin elindedir ve başarıya erdiren yalnızca Allah’tır, yani sevgilidir.[49] Vahdet’te ilk sevgiyi başlatan da Allah’ın kendisidir, vuslata erdiren de onun takdiridir.[50] Vahdetivücut iki eserde de vuslatın son mertebesi olarak ele alınmış olup bunu yapacak olan fiil ise ölümün kendisinin olduğu belirtilmiştir. Kul öldüğü zaman[51], pervanede yanıp tutuştuğu zaman tamam erecek ve vuslat sarayının kapıları açılacaktır. Sarayın kapılarından sonra sevgili ile olan yakınlıktan daha yakın olup sevgili ile vahdete yani vahdetivücuta erişilecektir.[52]

Kaynakça

Mansûr, Hallâc-ı. Tavâsîn. Çev. Yaşar Nuri Öztürk. Yeni Boyut, 2011.

Galib, Şeyh. Hüsn-ü Aşk. Çev. Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan. Ötüken Neşriyat.

Bingöl, Ulaş. “Hüsn-ü Aşk Mesnevisinde Şahısların Dünyası”. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/4 2013 s. 206-229, TÜRKİYE

Özkan, Mustafa. “İrhâsâtla İlgili Rivâyetlerin Metin ve Anlam Açısından Değerlendirilmesi”. Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 14 2016 s. 23-41, TÜRKİYE

Yılmaz, Ali. “Mekkeli Müşriklerin Hz. Muhammed’e Karşı Aşırı Muhalefetlerinin Öteki Yüzü”. Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı:10 2019 s. 59-89, Türkiye

Cebecioğlu, Ethem. Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. Ağaç Kitabevi Yayınları, 2009.

Uludağ, Süleyman. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. Kabalcı Yayınevi, 2002.

Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. “Elif”. 23 Haziran, 2021 https://islamansiklopedisi.org.tr/elif

Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. “Rûhulkudüs”. 23 Haziran, 2021 https://islamansiklopedisi.org.tr/ruhulkudus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir